Kırk satır

Kırk satır
girls

flickr

http://www.flickr.com/photos/69096332@N00/

Sunday, December 10, 2017

Yardım/Bağış toplama

İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nin 28.05.2009 tarihli 8234 sayılı hukuki görüşü uyarınca, derneklerin merkezinin, şubesinin veya temsilciliğinin bulunduğu yerde, yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulunca yetkilendirilerek adına yetki belgesi düzenlenmiş kişiler tarafından, alındı belgesi karşılığında veya derneğin kendi web sitesi üzerinden bağış kabul edilebileceği; ancak, organizasyonlarda bulunularak, ilan edilerek, duyuru yapılarak ya da kapı kapı dolaşılarak kişi ve kuruluşlardan yardım yapması istenilecek ise, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu kapsamında hareket edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Online kampanyanın da bu kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Nitekim Yardım Toplama Kanunu’nun 4. maddesine göre; makbuzla, belirli yerlere kutu koyarak, bankalarda hesap açtırarak, yardım pulu çıkararak, eşya piyangosu düzenleyerek, kültürel gösteriler ve sergiler yoluyla, spor gösterileri, gezi ve eğlenceler düzenlemek veya bilgileri otomatik ya da elektronik olarak işleme tabi tutmuş sistemler kullanmak suretiyle yardım toplanabilir.
07.08.2007 tarihli 10873 sayılı hukuki görüşte ise, web sitesi üzerinden toplanan yardımların birden fazla ili kapsadığı değerlendirilerek buna göre işlem yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre Yardım Toplama Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca derneğinyerleşim yerinin bulunduğu ilin valisinden izin alınır ve izni veren valilik tarafından ilgili valiliklere ve İçişleri Bakanlığına bilgi verilir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 25.05.2004 tarihli ve 2004/83 sayılı Yardım Toplama İşlemleri Hakkında Genelgesi’ne göre yardım toplama faaliyetinde bulunabilecek gerçek kişi, dernek, kurum, vakıf, gazete ve dergilere ise gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetin kamu yararı taşıması şartıyla izin verilebilmektedir.
Eğer söz konusu bir platform kurulması ise herhangi bir izin veya bildirim prosedürü mevcut değildir. Ancak, derneklerin her yıl verecekleri beyannamelerinde katıldıkları platformlar ile ilgili bilgileri eksiksiz olarak belirtmeleri gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın 2005/102 sayılı Genelgesi’nde de ifade edilidiği üzere, platform kurulması hâlinde herhangi bir gelir ya da bağış toplanması mümkün değildir.
https://www.dernekler.gov.tr/tr/Mevzuat/meri_kanunlar.aspx

Tuesday, October 03, 2017

Altı Altın Waldorf Kuralı

Almanya'da yapılan bir araştırma, Waldorf sistemi kuralları ile büyüyen çocukların okula rahatlıkla uyum sağlamalarının yanı sıra hayal gücü yüksek ve görsel sanatlara daha yatkın oldukları sonucunu ortaya çıkarmış. Anne ve babaların yanı sıra öğretmenlerin de uygulaması tavsiye edilen bu önemli altı Waldorf kuralı nedir?

Dünyada ilk olarak 1919 yılında, Almanya'da açılan Waldorf okullarında eğitim gören çocuklar öncelikle hayal güçlerini geliştirmeye teşvik ediliyor. Yapılan  araştırmalara göre, diğer okullarda eğitim gören öğrencilere göre yeni bilgileri öğrenmeye daha hevesli oldukları ve gelecekle ilgili daha olumlu düşünebildikleri ortaya çıkıyor.


Uzmanlar öğretmenler ve aileler için bu sistemin beş temel kuralının çocuk yetiştirirken uygulanması gerektiğini tavsiye ediyor. İşte 6 önemli kural...

- Çocuklar birbiriyle yarış halinde olmamalı: Her çocuğun fiziksel ve zihinsel becerilerinin gelişimi farklıdır. Bu yüzden her çocuk ayrı bir birey olarak değerlendirilmeli, ihtiyaçları ona göre dikkate alınmalı ve çocuklar her ne olursa olsun birbirleriyle yarış içine sokulmamalıdır.

- Çocuklara hikayeler anlatın: Çocuklara sık sık hikayeler anlatın. Hikaye anlatmak onların hayal gücünün gelişmesine katkı sağlayacak ve yeni bilgileri öğrenmelerini kolaylaştıracak. Onlara bilindik hikayelerin yanı sıra kendi uydurduğunuz hikayeleri de anlatın. Hatta aynısını onlardan da isteyin. Çocuklar bundan çok keyif alacak.

- Çocuklarınız doğayla iç içe olsun: Çocukların dışarıdaki dünya hakkında fikir sahibi olmasını kolaylaştırmak için onların doğayı keşfetmesine yardımcı olun. Doğadaki farklı hayvanları, çiçekleri ve insanları tanıyarak dış dünyaya
karşı algıları da açılacak. Ayrıca doğanın çocuklar için yatıştırıcı bir etkiye sahip olduğunu unutmayın.

- Çocukların yaratıcı oyunlar oynamasına yardımcı olun: Uzmanlara göre bir çocuğun basit oyuncaklara sahip olması hayal gücünü ve yaratıcılığı geliştiren etmenlerin başında geliyor. Basit ve sıradan oyuncaklarla çocukların farklı şekiller oluşturmasına yardım ederek onların yeni oyun ve oyuncak türleri keşfetmesini sağlayabilirsiniz.

- Çocuklarınızla beraber rutin alışkanlıklarınız olsun: Çocuklarınızla beraber geliştirdiğiniz rutin alışkanlıklar onlardaki güven duygusunu sağlamlaştırmaya yardımcı oluyor. Örneğin tiyatro veya sinema gibi bir kültürel etkinliği rutin haline getirip, bu alışkanlığı geliştirebilirsiniz.

- Çocuklarınıza oyun için düzenli alanlar oluşturun: Montessori okullarında da benzer kurala oldukça önem veriliyor. Bu sisteme göre oyuncakların dağınık halde ortada değil, belirli bir düzen içinde raflarda dizilmiş olmasının çocukların gelişimini etkilediği düşünülüyor. Bu tür alanlarda çocukların daha yaratıcı oyunlar oynayabildiği ve hayal gücünü geliştirmeye daha yatkın oldukları biliniyor.

Saturday, September 02, 2017

Kıbrıslı bir waldorf gönüllüsü Hülya

Sevgili Hülya Kıbrısta bir waldorf girişimi başlattı.
Bu güzel hayali umarız gerçek olur.

Tuesday, November 19, 2013

EuroSofia

Geçen yıl Atina'da katıldığım ilk toplantı sonrasında bu yıl Bulgaristan Sofya'da buluştuk Antropozof dostlarımla.
Wim ve Michael'in seminerleri bizleri aydınlattı yine içimizde derin düşünceler yarattı.
Dostlarla bir olmak çok önemli bizim için.
Bu yıl Evren'de katıldı bize,

Teşekkürler, Ursula, Christian, Maria, Mikailis, Dorina, Gina, Enita

Enita, Bosnalı Öritmist, Hırvatistan Waldorf yuvasında çalışıyor.

Ursula, Alman Wuppertal'da Antroposophic Şifa merkezinde Şizorenlerle çalışıyor.

Gina, Hırvatistan Split'te Waldorf Eğitmeni

Mikalis, Atinalı Antropozof

Christian, Müzisyen, Kemancı

Maria, Atina'da ingilizce öğretmeni




Saturday, July 13, 2013

Köyümüz- Yeniden

2007 Nisanında Şişli'den Çekmeköy'e taşındığımızda İlke bir yaşını yeni doldurmuştu. 
2013 Eylül ayında Yavuz Selim köyüne taşındık. İlke yedi yaşında ve buradaki Zafer Sarıyer köy okuluna başladı.

Öğretmeni Müge İzmir'li 
İlke ve İdil sokakta köy çocuklarıyla oyuyorlar ağaçlara çıkıyorlar.
Kendilerine süt veren Sarıkızı besliyorlar.
Sokak kedilerine isim takıp kış evi yapıyorlar ve besliyorlar.
Salyangoz kabukları topluyorlar. 
Kır Çiçekleri toplayıp soframızı güzelleştiriyorlar.
Dalından kiraz ve dut yiyorlar. 
Okuluna yürüyerek gidiyorlar.
Evimizde kalan Amerikalı, Alman, Avutralyalı gönüllülerle oyun oynuyorlar


Sevgiler
Ömer

Friday, April 05, 2013

Bir Selanik'li daha göçtü ...

Sevgili anneanemiz Memnune Ersöz 4 Nisan 2013 te ebedi yolculuğuna çıktı.
Sevgili anneanemiz 1925'te doğduğu Selanik'ten bir çok Türk gibi mübadele ile güzel İzmir'e göçtüler.

İzmir'in kızlarının güzel olduğu fenomeni onunla başlamış olmalı. 

İzmir'de tanıştığı subay eşi Mehmet Ersöz ile evlendi ve Orhangazi'ye göçtü. Burada dededen kalma arsalarında çiftçilik yaptılar. İlke yeşil gözlerini Mehmet dedesinden aldığını söylerler o da o kadar yakışıklı olmalı, zira Selanik kadını estetiğe ve aşkına düşkün kadındır. 
Orhangazi'de 4 kızı 2 oğlu oldu, hepside cumhuriyet çocuğu aydın insanlar olarak yetiştirdi.  
2 kızı ve 1 oğlu öğretmen oldu, 1 oğlu Almanya'da tekniker 2 kızı beceklikli ev hanımları. 13 torunu oldu. Hatta torunlarında çocukları, İlke, İdil, Gülce, Zeynep,  ...

Bir gece yatağında dinlendikten 5 Nisanda oğlu Vahdet ve tüm sevenleri son mekanına defnettiler. Ruhu 40 gün daha Orhangazi'de şad olacak, 

Dört nisanda öteki dünyaya son göçünü yaptı, kimbilir tekrar gelirsin bu yalan dünyaya, mekanın cennet olsun.

Artık Meleklere ödünç verdiği kanatlarına kavuştu.



Wednesday, March 13, 2013

iletişim

Günümüzde eğitim ben en iyiyim, ben demiştim üzerine kurulmuş. Aman kimse bende iyi olmasın, ekmek aslanın ağzında. 
Özbenliklerinde işbirliği ve paylaşma olan sevgili çocuklarımız ruhlarını acıta acıta bir çıkmaza itilirlerken ortaya çıkan bireyler hep bireysel hem de toplumsal sorunların temelini oluşturuyorlar.
Bu kısır döngüden ancak 35 yaşındaki travma iç güçleri sayesinde çıkamayanlar, derin hastalıklarla çıkabiliyorlar. 
Zincirlerini kıranlarda bile iletişim ve kendi üzerinde çalışma köksüz olduğunda sürekli bir iletişimsizlik ve dinlememe durumu oluşturuyor. 
Peki durum buysa bu durumla nasıl baş edebiliriz. Sevgi, Saygı ve özgürlüğümüzü nasıl besleyeceğiz hayat bizleri bu kadar zorlarken.

Sevgiler
Ömer